NANA anime incelemesi

NANA ANİME İNCELEMESİ



Yapım Yılı: 2006-2007
Bölüm Sayısı: 47
MyAnimeList Puanı: 8.52
Tür: Komedi, dram, müzik, romantizm, shoujo, slice of life


Nana Komatsu çaresiz ve saf ve kolayca aşık olan 20 yaşında bir kadın ve sevgilisi olan Shoji güzel sanatlar fakültesini kazanıp Tokyo'ya gittikten 1 yıl sonra Nana da artık onun yanına Tokyo'ya gitmek için trenden bilet alır ve bindiği trende tek boş yer olan Nana Osaki'nin yanına oturur. Nana Osaki hem görünüş hem de karakter olarak Nana Komatsu'dan çok faklıdır. Yolda birbirlerine yol arkadaşlığı yaparlar ve sonra Tokyo'ya vardıklarında birbirlerinden bağımsız olarak ev ararken tekrar karşılaşırlar ve aynı evi tutmaya kalkarlar. Sonunda anlaşıp aynı daireyi kiralarlar ve hikaye böylece başlamış olur.

Konu kısaca böyleydi. Farklı türlerde bir sürü anime izledim. Ve nana kendi kategorisinde en beğendiğim animelerin başına gelir. Tür olarak shoujo yazsa bile bana kalırsa bu anime daha çok josei türünde. Yani evet romantizm var ama bu öyle basit bizim bildiğimiz klasik liseli shoujo animeleri gibi değil de yetişkin iki kadının yaşayabileceği tarzda bir romantizm. Zaten josei kelimesi "kadın" anlamına geliyor japoncada. Neyse gereksiz ayrıntılara çok azla takılmadan devam ediyorum :). Hikayemzde aynı isme sahip iki kadın karakterin başından geçen olaylara tanıklık ediyoruz. Nana Komatsudan zaten kısa da olsa animenin konusunu anlatırken bahsettim. Gerçekten de saf, kolayca aşık olabilen biraz da yarım akıllı bir karakter. Kendi hayatını kökünden sarsabilecek hatalar yapmaya çok meyilli. Öteki taraftan Nana Osaki'ye bakarsak öteki Nana'nın tam tersi oldukça gururlu dışarıdan sert bir mizaca sahip ama içinde gerçekten anaç bir yanı olan bir karakter. Bu karakterimiz bir müzisyen ve punk-rock müzik yapan bir grubun solisti fakat bu grup hem grup için hem de Nana için oldukça önemli biri olan Ren'in grubu terk edip Tokyo'ya kendi hayallerini gerçekleştirmek için gitmesiyle grup dağılıyor. Bundan sonra Nana Tokyo'ya gidiyor ve tabii orada Ren ile tekrar karşılaşıyor. Animede karakterler çok iyi ele alınmış. Siyah ya da beyaz değil, griler. Mükemmel değiller ve yeri geliyor duygularının esiri olarak hatalar yapıyorlar, yeri geliyor başkalarını da bu dramaya sürüklüyorlar. Ben bu yanını çok sevdim animenin. Çünkü bu karakterleri daha bir insan yapmış sanki. Bazen gerekten kızarken bazen de gerçekten üzüldüm. Hikaye zaten gerçekçi bir çizgide ilerliyor, hayat toz pembe değil ve kötü olaylar yaşanabiliyor. Bazen karakterler çabalasalar bile olayları çeviremiyorlar, sonuçalarına katlanıyorlar. Animenin diğer bu tarzdaki animelerden ayrılmasının en büyük gerekçelerinden biri de bence klişe mesajlar vermemesi. Öteki shoujo animelere baktığımızda bize hep "arkadaşlık önemlidir", "iyilik yap iyilik bul" vs. mesajlar verdiklerini görüyoruz. Nana bunu yapmamış, gene arkadaşlığın önemini görüyorsunuz belki ama bunu gözünüze sokarak yapmıyor. Her zaman her şey mükemmel gitmiyor. 
Ben Nana'yı çok seviyorum, 47 bölümlük orta uzunlukta bir anime. İzlemediyseniz bence izlemelisiniz. Romantizm türünde olduğu için ön yargıya kapılıp izlememezlik yapmayın, en azından bir şansı hak eden bir anime.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sims 3 ün En Gerekli Ek Paketleri

Yemek Günlüğü: Quick China